Levent Can’dan Lale Pide’nin Hikayesi


Levent Can’dan Lale Pide’nin Hikayesi
Lale Pide ne zaman kuruldu? Hikayesi Nedir?
1989 yılında 12 yaşında Konya Akşehir’de çırak olarak girdiğim Lale Kebap’ta başladı hikayemiz. Lale Pide’nin adı Konya’dan geliyor. İlk işi öğrendiğim, ilk ekmeğimi yediğim yer Lale Kebap. 4- 5 yıl orada çalıştıktan etli ekmek, pide ve kebaba dair her şeyi öğrendikten sonra Antalya’da bir otelde çalışmaya başlamamla birlikte profesyonel olarak iş hayatına atıldım diyebilirim. Yalnızca pide ve kebap yapmakla kalmayıp farklı tatları da öğrenmek için boş zamanlarımda oteldeki diğer ustaları izleyerek, meze, ara sıcak, ana yemek gibi farklı alanlarda da kendimi geliştirdim. Bugün Lale Catering olarak da hizmet verebilmenin en büyük şansını o otelde çalışarak kazandım aslında. Sonra daha büyük bir otele geçerek deneyimlerimi artırdım ve askere gitmeden önce son olarak 5 yıldızlı bir otelde, 3 yıl şef olarak ve toplamda 5 yıl çalışarak soğuk- sıcak mezeler- çeşitli dünya mutfağı lezzetlerinde de önemli adımlar attım ve mesleki olarak öğrenebileceğim her türlü mutfağı tamamladım. Askere gidip geldikten sonra çalıştığım otelin şefiyle ortak tekne turları düzenleyerek 1 yıl boyunca teknede şeflik yaptım. Bir süre devam ettikten sonra 3 yıl ultra lüks bir restoranda hizmet verdim ve sonra Lale Pide hikayesinin başladığı yere, Belçika’ya 2003’te yerleştim. Belçika’da ablalarım ve ağabeyim olduğu için aklımda her zaman Belçika vardı. 2009’a kadar bir restoranda çalıştıktan sonra 2009’un Ekim ayında Lale Pide’yi kurmak için ilk adımı attım ve 25 Şubat 2010 saat 13:30’da ilk müşterimizi kabul ettik.
İlk müşterinizi hatırlıyorsunuz seneler geçse de, ne kadar güzel!
12 yaşında okulu bırakıp bir pidecide küçücük yaşta mesleğe başladım. Boyum yetişmiyordu domates kasalarını ayağıma koyuyordum tezgâha çıkmak için. O günlerden bugüne gelmek için çok çalıştım, o yüzden ilk müşterim benim için o kadar kıymetli ki. Aslında her müşterimiz kıymetli. Biz burada Lale Pide’ye gelen her müşterimizi ailemizin bir parçası görüyoruz. O yüzden ismimiz Lale Pide. 1989 ‘da bana mesleği öğreten, ilk piştiğim yeri unutmadım ve onun da adını yaşatmak için Lale Pide adını verdim.
Peki küçük bir dükkanken nasıl bu kadar büyüdünüz?
2017 yılına kadar dükkanımız alan olarak daha küçükken 2017 yılında yanımızdaki pastanenin mekanını bize devretmesiyle birlikte o zamana kadar 40 sandalyemiz varken şu an da 280 sandalyemiz bulunuyor. Mekânımız gördüğü yoğun ilgiden dolayı artık yeterli gelmemeye başladı. İleriye dönük planlarımız bulunuyor bu sebeple.
Peki başarınızın sırrı nedir?
Ben hiçbir zaman bir patron gibi düşünmüyorum kendimi. Biz burada bütün ekibimle beraber müşterilerimize en kaliteli hizmeti vermek için çalışan işçileriz. Aile gibiyiz aslında en önemli sırrı bu. Kendi evimizde yemeyeceğimiz hiçbir ürün bu dükkânda müşterinin önüne çıkamaz. Benim tüm ailem çocuklarım burada yemek yer, özel günlerimizde buradaki ustalarımla hazırlarız her şeyi. Ben çalışanlarıma her zaman derim ki; gelen malzemeden beğenmediğiniz bir ürün olursa müşteriye asla vermiyorsunuz. Rengini bile beğenmedikleri bir ürün olursa hemen kenara ayırırlar, müşteriye servis etmeyiz.
Peki zor yanları var mı böyle bir işletmenin? Yorulmuyor musunuz hiç?
Tabi ki zor yanları var. Geri bildirimleri iyi incelemek gerekiyor örneğin. Şikayetler, geri bildirimler bizim için çok kıymetli. Her müşterimizin dediğini dinliyoruz, düzeltebileceğimiz bir eleştiri varsa hemen kendimize pay çıkarıyoruz ve ekip olarak toplantılar yaparak düzenlemeler yapıyoruz. Burada asla bir müşterinin dediğini önemsememek, duymamak gibi bir durum olamaz. Müşteri memnuniyetini yüksek tutmak her zaman kolay değil ama biz bunun altından özverimiz ile kalkabiliyoruz. Mutluyuz o yönden. Bizi çalışmak değil, çalışmamak yorar. En büyük motivasyonumuz müşterilerimizin gülen yüzleri.
Aile gibiyiz diyorsunuz hep, burada gerçekten ailenizlesiniz. Bunun artı-eksi yanları nelerdir?
3 tane ablam ve eniştem burada benimle çalışıyor. İnanılmaz için rahat tabi ki. Ailemleyim, çok mutluyum. Bir insan ne ister ki daha. Dış işlerle eniştem ilgilenirken, mutfak ekibinin başında ablalarım var. Çıkan her ürün onların kontrolünde. Bir çorba yapıldıysa ablam en iyisini, en güzelini yapmıştır zaten. Bunu biliyorum ve ürünlerimize, verdiğimiz hizmete güveniyorum.
Bu tür işletmelerde müşteri memnuniyeti kadar personel memnuniyeti de önemlidir. Siz personel memnuniyetini nasıl sağlıyorsunuz?
Biz ekip olarak 36 kişiyiz. En yeni personelimiz 4 yıldır bizimle. Aile olmak personelimize de bunu aşılamakla başlıyor. Personelimizi işe alırken referans araştırması mutlaka yapıyoruz ve işe aldığımızda onların da bu aile zincirinin bir parçası olduğunu asla unutmamaları gerektiğini söylüyor ve onlara da ailemizin bir üyesi gibi hissettiriyoruz. Benim personelden ayrı bir formam yok mesela, onlar ne giyiyorsa bende aynı renk giyiyorum. Burada kimin patron olduğunu müşterinin bilmesine gerek yok. Levent Can olarak burada değilim. Lale Pide’yi bilsinler yeter. Amacımız bu. O yüzden yalnızca karar veren kişi benim gibi bir durum yok. Arkadaşlara da sorumluluk alanları veriyorum. Restoranımızda 4 bölüm var örneğin, her bölümün şef garsonu ayrı. Gelen müşterilerimizde artık biliyor hangi garsonun bölümü olduğunu, bize direk isim veriyorlar kapıda ben şu garsonun bölümünde oturacağım diye, çalışan arkadaşlarımızla da aralarında güzel bir bağ oluşuyor. O yüzden müşteri mutlu, biz mutluyuz.
Lale Pide için en iyi etli ekmek ve pidenin adresi deniliyor. Bu lezzetli ürünlerin sırrı nedir peki?
Aşk ile yapılan her şey güzeldir. Ve biz işimizi aşkla yapıyoruz. Kullandığımız ürünler, kıymamızdan, baharatımıza kadar her şey doğal fakat yapılan işi benimsemek, sevmek bence lezzetli yemek yapabilmenin sırrı bu. Yaptığın işi çok sev, doğru malzemeleri, doğru zamanda kullan ve sevgini katmadan sunum yapma. Sevgi her şeyi güzelleştirir.
Bu yoğunlukta bir de Catering hizmeti veriyorsunuz.
Evet catering kendiliğinden oluştu, özgüvenimizin arttığı bir alan oldu. Arkadaşımın düzenli toplantıları ve o toplantılarda yemek ihtiyaçları vardı. Ona yardım etmek için başladım. O toplantıların vesilesiyle insanlarda kulaktan kulağa yayıldı. Sonra başka toplantılar takip etti bunu ve hizmet verdikçe insanların bu hizmetten mutlu olduğunu gördüm, bunu profesyonelleştirmek istediğime karar verdim, uzun süre otellerde çalıştığım için süsleme, masa düzeni, değişik tarzda ve tatta yemek çeşidi birikiminden dolayı da Lale Catering’e de adım atmış oldum. Corona pandemisi öncesi ayda 16 gün catering hizmeti veriyorduk. Konsolosluklar, bakanlık catering yönlendirmelerinde bizi söylüyorlar, bu onur verici. Büyükelçiliğin yanımızda olduğunu bilmek çok güzel. Türk Hava Yolları ve Sabancı Holding de bizden hizmet alan kurumlar arasında. Sadece Türk değil büyük yabancı şirketlerde, Euro Control ve Cisco mesela bizden hizmet alıyor. Yabancı ve Türk birçok büyük firmaya hizmet vermek ve adımızı böyle güzel yerlerde görmek en büyük hediye bizim için.
Ürün çeşitliliğiniz çok fazla. Bu zamanla mı gelişti yoksa zaten başından beri ürün yelpazeniz bu kadar geniş miydi?
Şu an da tüm ürünlerin sayılarını veremem ama mesela 48 pizza ve pide çeşidimiz var. Menüyü müşteri taleplerini en hızlı ve en iyi nelerle karşılayabiliriz diye düşünerek, biraz da müşteri tercihlerini göz önünde bulundurarak oluşturduk. Menüdeki her ürün günlük kullanılabilen ürünler, buna çok dikkat ediyoruz. Her mevsim bulunabilecek ürünleri kullanıyoruz.
Peki son olarak Belçika’da güzel başarılara imza atıyorsunuz. Hiç Türkiye’ye dönmek istemediniz mi bu süreçte? Ülkenizde hizmet vermeyi düşünüyor musunuz?
Ülkemi çok seviyorum ve özlüyorum. Bizim anavatanımız. İnsan toprağından kopabilir mi? Ama benim amacım Türk kültürünü yurtdışında yaşatmak. Amacım bu. Türk yemeklerini, geleneksel yemeklerimizi herkes bilsin, tatsın ve dünyaya yayılsın isterim. Örflerimizi, adetlerimizi yabancılar tanısın isterim. Şu an mekanımızda bulunan 12 televizyonumuzda da Türkiye gezi rehberini gösteriyoruz. Ülkemizin tüm zenginliklerini tanıtmak istediğimiz için gelen yerli yabancı tüm misafirler yemek yerken konsolosluktan onaylı bir video izliyorlar, ülkemizin ne kadar eşsiz olduğunu görüyorlar. Tatile gitsinler ülkemize, dünyanın en güzel yerlerini bizler için de gezsinler istiyoruz. Bunun yanı sıra bizler gibi ülkesinden uzakta yaşayan tüm vatandaşlarımızda gelsinler özlemlerini gidersinler, burada özledikleri yemekleri yesinler, sohbet edelim, burada aile gibi olalım istiyoruz. Bunu başarıyoruz da. O yüzden şimdilik ülkemizin gücünü yurtdışında yaymaya devam edeceğiz. Buna vesile olmaktan dolayı gurur duyuyoruz.